ÖĞRETMEN

Bakan ÖZER: "Öğretmenlik Meslek Kanunu ile yeni bir kariyer sistemi inşa ediyoruz"

Abone Ol

"Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yıllık bir özlem ve yeni bir kariyer sistemi inşa ediyoruz. Süreçleri biliyorsunuz, başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik. Buradaki amaç öğretmenler arasında ayrım yapmak, bir öğretmeni diğerinden ayırmak değil. Mümkün olduğu kadar öğretmenlerimizi lisansüstü eğitime yönelterek sınavdan muaf olmalarını sağlamak"- "Yaklaşık bir milyona yakın dersliği olan bir eğitim sistemine sahibiz. Bu yatırımlar tüm okullaşma oranlarına yansıdı"

📌Türkiyenin En Büyük UZMAN ÖĞRETMEN ve BAŞÖĞRETMEN paylaşım grubuna katılın! https://t.me/uzmanogretmenlik

📌Uzman Öğretmenlik-Başöğretmenlik Sınavı Soru Çözüm grubuna katılın! https://t.me/uzmanogretmenliksorucozum

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun 60 yıllık bir özlem olduğunu ve yeni bir kariyer sistemi inşa ettiklerini belirterek, "Süreçleri biliyorsunuz, başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik. Buradaki amaç öğretmenler arasında ayırım yapmak, bir öğretmeni diğerinden ayırmak değil. Mümkün olduğu kadar öğretmenlerimizi lisansüstü eğitime yönelterek sınavdan muaf olmalarını sağlamak." dedi.

Edremit ilçesindeki Uygulama Oteli konferans salonunda düzenlenen "2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Hazırlık Toplantısı"na katılan Bakan Özer, salgın süresince büyük fedakarlıkla çalışan öğretmenleri tebrik etti.

Salgında tüm öğretmenlerin canla başla çocukları geleceğe hazırladığını anlatan Özer, sadece beşeri sermayenin niteliğini artırma anlamında değil, aynı zamanda eğitim sisteminin ölçeği dikkate alındığında Türkiye'nin normalleşmesini hızlandırmak adına da çalışıldığını vurguladı.

"Eğer 18,9 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmeni okullarla buluşturamamış olsaydık Türkiye'nin bu kadar hızlı şekilde normalleşmesi mümkün değildi." diyen Özer, korkmadan, yiğit bir şekilde çocuklar için inisiyatif kullandıklarını, fedakarlık yaptıklarını ve tarihe not düştüklerini belirtti.

Toplumun daha müreffeh, rekabet gücünün daha fazla olabilmesinin en önemli enstrümanının okul ve eğitim sistemi olduğunu dile getiren Özer, Türkiye'de okullaşma oranlarının hala istenilen seviyede olmadığını ifade etti.

Okullaşma oranlarının artması için son yıllarda eğitime çok önemli yatırımların yapıldığını anlatan Özer, şunları kaydetti:

"81 ve 922 ilçede yeni derslikler, yeni okullar yapılarak bu ülkenin çocuklarının, gençlerinin eğitime erişimi kolaylaştırılıyor. 300 binlik dershane sayılarından 857 binlik dershane sayılarına ulaştık. Yaklaşık bir milyona yakın dersliği olan bir eğitim sistemine sahibiz. Bu yatırımlar tüm okullaşma oranlarına yansıdı. 5 yaşta yüzde 11 olan okullaşma oranı bugün yüzde 93. Van ilinde yüzde 98,7 civarında. Türkiye ortalamasının da üzerinde. Ortaöğretimde yüzde 44 olan okullaşma oranı yüzde 90'ların üzerine çıktı. Yükseköğretimde yüzde 14 olan net okullaşma oranı yüzde 48,5'in üzerine çıktı. Yani eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları arttı.

Sosyoekonomik seviye olarak dezavantajlı olan grupların hepsi ücretsiz bir şekilde eğitime erişebildi. Bu ülkede kız çocukların eğitime erişebilmesi için dünya kadar kampanyalar yapıldı. Hatta muhafazakar kesim kız çocuklarını okula göndermiyor diye sürekli suçlandı. Hem okul yapılmadı hem de suçlandılar ama gelinen noktada okullar yapıldığı zaman kız çocukların okullaşmasının erkek çocuklara eriştiği görüldü. Ortaöğretimdeki okullaşmada yüzde 98 seviyelerinde. Hatta yüksek öğretimde 2014'ten itibaren ilk defa kadınların okullaşma oranı erkekleri geçti."

- "Amaç öğretmenler arasında ayrım yapmak değil"

Bir dönem başörtülü kız çocuklarının eğitime erişiminin engellediğini hatırlatan Özer, eğitim sisteminin önündeki antidemokratik uygulamaların tamamen kaldırıldığını bildirdi.

Öğretmenlik Meslek Kanunu Yönetmeliği'ne değinen Özer, şöyle devam etti:

"Öğretmenlik Meslek Kanunu 60 yıllık bir özlem ve yeni bir kariyer sistemi inşa ediyoruz. Süreçleri biliyorsunuz, başöğretmenlik ve uzman öğretmenlik. Buradaki amaç öğretmenler arasında ayrım yapmak değil, bir öğretmeni diğerinden ayırmak değil. Mümkün olduğu kadar öğretmenlerimizi lisansüstü eğitime yönelterek sınavdan muaf olmalarını sağlamak. Bizim eğitim sistemimizdeki öğretmenlerin yaklaşık yüzde 10'u yüksek lisans mezunu. Doktora mezunu yüzde 0.29, yüzde 1 bile değil. Finlandiya'daki tüm öğretmenler yüksek lisans mezunu. Okul yöneticilerinin yüksek lisans ortalamalarına bakın, bizim rekabet ettiğimiz ülkelere göre gerçekten kötü durumdayız. O zaman ne yapmamız lazım, bunu telafi edecek bir mekanizma yaratmamız lazım. Bunun için böyle bir mekanizma yapıyoruz. Şimdi herkes sınava takılmış. Sınavda siz değerli okul yöneticilerimizin, öğretmenlerimizin yeterliliklerini ölçmekle ilgili bir derdimiz yok, haddimize de değil. Sadece uzman öğretmenlikteki 180 saatliğin bir değerlendirmesini yapacağız. Başöğretmenlikte de 240 saatlik küçük bir değerlendirmemiz olacak. 614 bin öğrenimiz bu süreçlere başvurdu. 90 bine yakın öğretmenimiz uzman öğretmenlik sınavından muaf oldu. Yüksek lisans yaptıkları için. Sadece eğitim bilimlerinde değil, istedikleri bölümde öğretmenlerimiz yüksek lisans yapabilir. Tezli, tezsiz hiçbir ayırım yok."

Özer, Öğretmenlik Meslek Kanunu Yönetmeliğinin siyasi istismar konusu haline getirilmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Yaklaşık 292 öğretmenimiz doktora yaptığı için başöğretmenlik sınavından muaf oldu. Bu, basit bir ölçme ve değerlendirme meselesidir. Amacımız sizlere yardımcı olmaktır. Sizlerin imkanını güçlendirmektir. Bu süreci nihayetlendirmek ve eğitim sistemimize çok sayıda uzman ve başöğretmen katarak daha güçlü hale gelmektir ama ayırım yapmak kesinlikle değildir. Başöğretmenliğe başvuran öğretmenler zaten eğitim sisteminde uzman öğretmenlerdir. Bu ülkenin gündeminde uzman öğretmenle diğer öğretmenler arasında ayrılıkla ilgili bir şey duydunuz mu şu ana kadar? Niye ayrılık olsun? İsteğimiz sizleri zorlamak değil, sizin imkanlarınızı artırmak. Özellikle bir istirhamım var, bunu siyasi bir istismar konusu haline getirmeyelim. Çünkü o istismar edenler, çoğunlukla 2000'li yıllardan önce bu vatandaşların çocuklarının eğitime erişimini engelleyenler, başörtü yasağını koyanlar, katsayı uygulamasıyla bu ülkeye ciddi maliyet ödetenlerdir. Sizin imkanlarınızın çok daha iyi olmasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.

İlk kez temel eğitim okullarına bütçe göndermeye başladıklarını anlatan Özer, "Yıllardır liselere gönderiliyordu ama temel eğitim, anaokulu, ilk ve ortaokullara bütçe gönderilmiyordu. Şimdi doğrudan bütçeyi okula gönderiyoruz. 2022-2023 eğitim öğretim hazırlığı çerçevesinde 88 milyonluk bütçeyi okullarımıza göndermişiz. Bu kadar yatırım yapan bir Milli Eğitim Bakanlığı okulların ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz değildir. Gücümüz yettiği kadar sizin her türlü ihtiyacınızı karşılamak için gece ve gündüz demeden çaba sarf ediyoruz. İnanıyorum ki bu yatırımlarla, eğitim politikalarıyla eğitim sistemimizi çok daha iyi noktaya getireceğiz." diye konuştu.

- "Bütün okulları kitapla dolduracağız"

Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ozan Balcı da Van'daki bütün okulları kitapla dolduracaklarını belirterek, "Akademik anlamda da Van hak ettiği seviyeye gelecek. Eğitimcilere, öğretmenlere dost bir idareci olarak her zaman yanlarındayım. Benim görevim eğitimcilerin işini kolaylaştırmak, onlara yardımcı olmak. Bunu da meslek hayatımız boyunca yapmaya çalıştık. Çünkü onlar Türkiye'mizin geleceği olan çocukları hazırlıyorlar. Öğretmenler bir memur değil, bilginin taşıyıcısı aynı zamanda bir sanatkarlar." şeklinde konuştu.

Bakan Özer ve Balcı'nın, "Meslek Eğitimlerini Destekleme İşbirliği Protokolü"nü imzaladığı programa, AK Parti Van milletvekilleri İrfan Kartal, Osman Nuri Gülaçar ve Abdulahat Arvas, Strateji Geliştirme Başkanı Mehmet Fatih Leblebici, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Tevke, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan, ilçe milli eğitim müdürleri, okul idarecileri ve öğretmenler katıldı.
Kaynak: AA

📌Türkiyenin En Büyük UZMAN ÖĞRETMEN ve BAŞÖĞRETMEN paylaşım grubuna katılın! https://t.me/uzmanogretmenlik

📌Uzman Öğretmenlik-Başöğretmenlik Sınavı Soru Çözüm grubuna katılın! https://t.me/uzmanogretmenliksorucozum